Çingeneler ve Bir Travay

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Önder,Nabey ; "Çingeneler ve Bir Travay"; Folklora Doğru; Ağustos / 1975; Sayı: 41; Sayfa Aralığı: 22-26

Çingene Avrupa'nın muhtelif yerlerinde, özellikle doğu Avrupa ile kuzey Afrika kıyılarında, bazı Asya memleketlerinde, Avustralya ve Amerika'da gezici göçebe olarak yaşayan kavme verilen adlardan Türkiye'de kullanılanıdır.

Bu kavme verilen muhtelif isimlerin köken itibariyle Çingene ve Egyptus (Kipti) kelimeleri ile ilgili oldukları kabul edilir (1).

Çingenelerin Balkan milletlerinde, orta Avrupa ve İtalya'da adları Türkçedeki Çingene kelimesinin muhtelif şekilleridir. Ciganin (Bulg.), Ciganu (Rumen), Cigany (Macar), Zigeuner (Alm.), Zingari (Italy.), Cingano (Venedik), Tsigane (Fr.).

Diğer taraftan Çingenelerin Mısır'dan göç ettikleri farz edilerek Kıpti denilmiştir. Buna dayanarak; Gipsy (Ing.), Agypciano (eski İspanyol), Gitano (bu günkü İspanyol), Gitane (Fr.), kelimeleri bundan gelir (2).

Çingenelerin vatanlarının uzun müddet Mısır olduğu kabul edilmiştir. Esmerlikleri ve Kıpti'lerle alakalı oluşları bunu kanıtlar görülmüştür (3).

Fakat ilmi bir şekilde dil mukayesesi ile Çingenelerin asıl vatanlarının kuzey-batı Hindistan olduğu ve M.S. IX. y.y. da yurtlarını terk ederek dünyaya yayıldıkları ağırlık kazanmaktadır. Bu gün de araştırmalar bu görüşü kuvvetlendirmektedir.

Evliya Çelebi, Çingenelerin Mısır'da Firavun soyundan olduğunu ve daha Firavun zamanından beri Rumeli'ye, bilhassa Gümülcüne'ye geldiklerini, yerleştiklerini yazmaktadır.

Dilbilimciler, kültürel antropoloğlar, mukayeseli forklor uzmanları Çingenelerin kökenleri, sosyal yaşayışları hakkında araştırmalarını sürdüredursunlar. Ben Türk Folklor Kurumu arşivlerinde bulunan bir travaydan bahsedeceğim.

Bu travay, Türk Folklor Kurumu Halk Oyunları Okulu 10. dönem öğrencisi Zülal ÜNALDI tarafından derlenmiştir.

Kaynak şahıslar: Hanife Bağ. 1930 İstanbul doğumlu. Kuştepe, Tokmak Sokak. No. 34'de oturmakta.

Selim Karaçi. 1932 Araç doğumlu. Gaziosmanpaşa Sarı Göl Dibi Sokak. No. 16'da oturmaktadır.

Zülal ÜNALDI Merter Sitesi çevresindeki düzlüğe kurulmuş çadırlarda oturan Çingenelerin arasına girmiş, kendi imkanlarıyla onlar arasında derlemeler yapmış. Aksaray'da çiçek satan Çingenelerle konuşmuş.

Zülal ÜNALDI derleme yaptığı göçebe Çingeneler hakkında kaynak göstermemiş. Yalnız konuşmaları kaydetmiş.

Göçebe Çingenelerin anlattıklarına göre; bu gezginci yaşayış onlara çok eski zamanlarda, milletlere ünvan ve lakap dağıtılırken verilmiş. Onun için bunu kader olarak kabul ediyorlar. Bu yüzden de göçebelikten kurtulup toprağa bağlanamıyorlar.

Göçebe Çingenelerde genellikle kaygusuzluk, kolay kazanıp rahat yaşayabilme düşüncesi var. Normal günü tamamlayabilme, yaşama için gerekli yiyecek ve giyeceği bulma yeterlidir. Hayat felsefeleri günü gününe yaşamaktır. Bir baş soğan, bir parça kuru ekmek yiyip güneş altında, sıcak toprak üstünde uyku çekmek, akşamları da bir fener etrafında toplanıp KAKO dedikleri şarkılar söylemek onlar için en büyük zevktir.

Çingenelerin de bazı şenlikleri ve özel günleri vardır. Bunların en önemlisi KAKAVA'dır. Mayıs ayının ilk haftası olur ve bir hafta sürer. Bu hafta içerisinde kurbanlar kesilir, eğlenceler düzenlenir. Kurban almaya paraları olmayanlar da koyun, kuzu v.s. çalmak suretiyle icapları yerine getirir.

KAKAVA yalnız göçebe Çingenelerde değil, yerleşik Çingenelerde de vardır.

Rivayete göre; Çingenelerin Babafingo adlı bir liderleri varmış (4). Yahudi Peygamberi Hz. Davut (5) kızıl denizi asası ile geçerken Babafingo ve adamlarından kaçıyormuş. Davud'un geçmesinden sonra, deniz kapanmış. Babafingo ve adamları denizin dibinde kalmış. Babafingo her sene KAKAVA günlerinde su yüzüne çıkmak istermiş. Bağlı olduğu kırk kat zincirden otuz dokuz katını kırarmış, bir katını kıramazmış. Bu yüzden de bu güne kadar yeryüzüne çıkamamış. Eğer Fabafingo bu bir kat zinciri de kırmış, yeryüzüne çıkmış olsa bir Çingene devleti kurulacakmış.

Babafingo'nun yeryüzüne çıkacağı günü yalnız Yahudiler bilirlermiş. Onun için bir Yahudi ile bir Çingene karşılaşsa, Yahudi Çingeneye arkasını dönermiş. Ne olur ne olmaz, Çingeneyi görünce Babafingo'nun yeryüzüne çıkacağı günü belki ağzımdan kaçırırım dermiş.

Bundan dolayı Çingeneler ile Yahudiler daima biribirlerine düşmanmışlar. Çingene kadınları Yahudilerin evinde, erkekleri de onların iş yerlerinde çalıştıkları halde yine de biribirlerine düşmanlarmış.

Yahudiler havra'ya ibadet için gittiklerinde, Çingeneler de havra'nın etrafında gürültü yapıp, çalgılar çalarak, ellerinden geldiğince onları rahatsız etmeye çalışırlarmış.

Çingeneler liderleri olan Babafingo'yu bir yandan severken, bir taraftan kendilerini bu akibete sürüklediği için küfür ederler. Ama yine de KAKAVA günlerinde dua etmekten geri kalmazlar.

KAKAVA günleri, sabahın erken saatlerinde ya bir suya girerler ya da muhakkak yıkanırlar. Yeni yetişmekte olan ekinlerin üzerinde yuvarlanarak, onların gür biteceğine inanırlar. Sabah otların üzerine düşen çiğ suyunu saçlarına sürerek saçlarının gürleşeceğine inanırlar. Dut ağaçlarına sırtlarını sürterek "dut belimi sıkı tut" derler. Kavak ağaçlarına sürtünerek boylarının kavak kadar uzun olmasını isterler.

Yerleşik Çingeneler de KAKAVA günlerinde şehir halkının kapılarına, şenliklerine çağrı anlamına gelen yeşil yapraklı ağaç dalları koyarlar.

Edirne'ye yaptığım bir derleme gezisinde bunlara benzer ilginç bir hadise dinlemiştim. Mayıs ayında, hıdırellez günü Edirne'li esmer vatandaşlar kız-erkek çırılçıplak soyunarak çiğ düşmüş çimen üzerinde yuvarlanırlarmış. Hıdırellezde Edirne'ye gitmediğim için bu ilginç hadiseye şahit olmadım.

Fakat anlatılanlara dayanarak Anadolu'daki bazı batıl inançlarla aralarında bağlantı kurmak için buraya aldım.

Manisa'nın Demirci ilçesinde de buna benzer bazı inançları Demirci İlköğretmen Okulu öğretmeni M. Ali Eldaş bana naklettiler. Öğretmen arkadaşın anlattığına göre; hıdırellez günü kasabadaki genç kız ve genç erkekler çiğ düşme zamanı, yani sabahın erken saatında bir tepede buluşurlarmış. Kızlar özellikle en şeffaf giysilerini giyerlermiş. Burada biribirlerini beğenirler, evliliklerinin ilk adımını atarlarmış.

Demirci gibi oldukça mutaassıp bir kasabada böyle bir itikadın olması ve büyüklerin de buna müsade etmelerinde şüphesiz hıdırellez inançlarının etkisi vardır. Tüm Anadolu'da yüzyıllarca hıdırellez günü, baht açma, niyet tutma, Hızır'dan medet umma gibi inançlar sürmüş gelmiştir. Halen bu gün de, Anadolu'nun bir çok yerinde, hıdırellez günü, toplu törenler düzenlenmekte, sözlü geleneğe dayanan eğlenceler yapılmaktadır.

Fakat ilginç olanı Demirci'nin müslüman halkının hıdırellez törenleri ile Edirne'nin yerleşik esmer vatandaşlarının hıdırellez eğlenceleri arasındaki yakın benzerliktir. Bunların da ötesinde, nereden gelip nereye gittiği bilinmeyen, İstanbul surları dibinde ve Merter Sitesi boşluklarına çadırlarını kurmuş göçebe çingenelerin KAKAVA günlerindeki eğlencelerin benzerliğidir. Anadolu'nun müslüman halkının batıl inançlarını, Çingenelerin en önemli günlerinde aynen uyguladıklarıdır.

Ayrıca hıdırellez ile KAKAVA günü aynı tarihlere rastlamaktadır. Hıdırellez Mayısın 6'sında olmakta, KAKAVA günü de Mayıs'ın ilk haftası yapılmaktadır.

Babafingo sözlü gelenekte denizlerin tabanında yaşamakta ve kırk kat zincirle bağlı bulunmaktadır. Anadolu inançlarında Hızır da denizlerde yaşamaktadır. Özellikle kıyı şehirlerinde ve köylerinde hıdırellez günü halkın kayıklara binerek denizde dolaşmaları ve Hızır'a mektup atmaları bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Özellikle Orta Anadolu'da Hızır'ın da deniz dibinde zincirlerle bağlı olduğuna inanılır.

Netice olarak; Çingenelerin lideri Babafingo'nun sözlü gelenekte halen yaşayışı ve bir gün yeryüzüne çıkacağı, Çingene devleti kuracağı bir özlemin ifadesidir. Babafingo ile ilgili rivayetlerin içine Yahudilerin de karışması, müslümanların hıdırellez günlerine benzer törenlerin yapılması hep ilginç şeylerdir.

Tüm dünya Yahudilerinde, bir gün İsrail'de Yahudi devleti kuracakları özlemi vardı. Bu onlar için idealizm olmuştu. Fakat hayat felsefeleri gününü gün etmek olan Çingenelerde de bu özlemin oluşu ilginçliği bir kat daha artırmaktadır.

Çingeneler bu yönüyle sosyoloğların da incelemesi gereken bir topluluktur.

Folklorik açıdan hareket edildiği taktirde; sözlü geleneklere dayanarak, Hızır, Çingenelerde Babafingo olarak tecelli etmiştir diyebiliriz. Ayrıca hıdırellez günü de Çingenelerde KAKAVA günü olmuştur.

Özellikle gezici göçebe Çingeneler, gezdikleri yerlerden gördüklerini, öğrendiklerini kültür alışverişi olarak hem öğrenmekteler, hem de başka bölgelere taşımaktadırlar. Böylece yerleşik halkların buçuk millet olarak vasıflandırdıkları bu kavim taşıyıcı olarak belki de büyük bir görevi yükümlenmiştir.

 

 

(1) İslam Ansiplopedisi, 3 c., sahife 421.

(2) Ayı eser., sahife 421.

(3) Türk Ansiklopedisi, 12 c., sahife 54.

(4) Babafingo'nun Firavun zamanında yaşadığı veya Firavun olduğu da söylenmektedir. (Derleyicinin notu). (5) Esası Hz. Musa'dır. N. Ö.





Arama

Bizi Destekleyenler

.