Hukuk Folkloru

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Fındıkoğlu,Ziyaeddin Fahri ; "Hukuk Folkloru"; Türk Folklor Araştırmaları Dergisi; Kasım / 1950; Cilt: 1; Yıl: 2; Sayı: 16; Sayfa Aralığı: 241-242

Bundan evvel okuyucularımın dikkatini folklorun yalnız edebiyat sahasına aid olmadığı noktasına celbetmiş idim. Gerçekten, folklor bütün içtimaî meseleler için bahis mevzuu olabilir. Hakiki bir cemiyet âlemi de önce folklorik bilgi ile başlar. Keza gerçek bir tarihçilik de, tarihten önceki devirlerin yazılı olmayan tarihçiliği -ki vesikaları folklorda yaşar- ile alâkadar olmalıdır.

Edebiyat folkloru, esasen yalnız manzum mahsullerden ibaret addedilmezse, diğer folklor malzemesini de ihtiva eder. Çünkü folklor, tarifi icabı, henüz cemiyet müesseselerinin farklılaşmış bulunmadığı devirlerin kültür tezahürlerinin yekûnudur. İçtimaî müesseselerin hamurunu folklorun eşsiz eli yoğurmuştur. İngiliz folklor âlimi Frazer’in dediği gibi bu müesseseler o elin tesiri olmaksızın ne vücuda gelebilir, ne de gelişir, bugünkü hali gösterebilirlerdi.

Hukuk, basit görüşlü kimseler için yazılı kanunlardaki maddelerden ibarettir. Fakat asıl hukuk, hukukun kaynaklarından en mühimi olan örf ve âdetlerde mündemiçtir. Örf ise, folklor mahsullerinin en mühimidir. Her hukuki müessesenin, mutlaka, kendi folkloru ile izah edilmesi bu yüzdendir.

Son zamanlarda folklorcularla sosyoloğların müşterek bir tetkik konusu olmak üzere akrabalar arasındaki cinsî hayat ve evlenme münasebetleri ele alındı. Birçok folklor âlimleri şu veya bu fikri ileri sürdüler. Türk folklorunun ve Türk hukuk âleminin de bu yoldan yürüyerek yazılı ve yazısız kanunlardaki benzer meselenin folkloru ile iştigal eylemeleri yalnız nazariyece değil, amelî bakımdan da faydalı olacaktır.

Son ilim terminolojisi bu müesseseye, yani akraba arasındaki cinsî münasebet yasağı işine (Exogamie-Eksogami) adını verdi. Az zamanda (Eksogami folkloru), geniş tetkikler sahası halini aldı. Bilhassa İngiliz sosyoloğu Frazer ile Fransız içtimaiyatçısı Durkherin, Türk mütefekkiri Gökalp’a ait olanlar pek iyi kavramışlardır. Onların kaynağını kavradıkları eksogamiyi, tarih boyunca takip etmek hususunda da Schmidt ile Koppers’in vukuf sahibi olduklarını da itiraf etmek lâzımdır.

Bunlardan iki evvelkisinin, Frazer ile Durkherin’in fikirlerini tecrübî sosyoloji araştırmaları için emsalsiz bir reel sahası olan Türk ülkelerinde (1), bu arada Türkiye'nin muayyen içtimai muhitlerindeki müşahedelerle tahkika tâbi tutmak mümkündür. Türk folkloru, bu müşahedeleri elde etmek için muhtaç olduğumuz metodolojik rehberlerden biri olabilir

Filhakika bugünkü Türkiye, muhtelif hukukî örf ve âdetler için olduğu gibi eksogami ile herhangi bir suretle alâkalı hâdiselerin araştırılması ve nazariyelerin tekzip veya teyid olunması için baş vurulacak bir hazinedir. Sosyolojik anketler yapan birkaç hukuk talebesinin Maraş, Samsun, Bursa, Alanya, Giresun... ilh. gibi şehirlerde ve bu şehirlerin civar köylerinde yaptıkları araştırmalar, muhtelif eksogami nazariyelerinin bilhassa Frazer ve Durkherin nazariyelerinin işine yarıyacak malzemeleri ihtiva etmektedir. Meselâ kaideye tecavüz neticesinde "canlı veya cansız tabiatın kısırlığı" itikadı bu malzeme arasında da mebzulen mevcuttur. Bursa'lı bir kadın bugünkü aile eksogamisine riayetsizlik neticesinde doğan çocukların "dilsiz, topal, kör olacağını, Allahın bunlara çocuk vermiyeceğini, kazançlara kesad geleceğini" anlattıktan sonra anketi yapan talebeye şöyle diyor: "Aman sus Allah saklasın, başımıza taş yağar, Allah köyümüzü yerin dibine geçirir. Bazı seneler âfet halinde gelen yağmurlar niçin geliyor bilir misin? Birisi sulara bir piç atıyor da onun için. Ya iki kardeşden hasıl olan bir çocuk dünya yüzüne çıkarsa ne olur?

Allah birbirlerine kötü gözle bakan yakınları kör eder. Böylelerini taşa gömmeli" (2). Biraz okumuş birisi Kur'ân'ın "Hürriyet" ile başlıyan âyetini okuyor. Alanyada yapılmış bir anket bu araştırmada zikredilen şu mâni, hâdisenin edebî hayata nasıl aksettiğini göstermek itibariyle manalıdır:


Köprünün altı dere
Baytarın evi nere?
Baytar kızını seviyor
Ayıp Günah kim sora?

Bir başka mâni âdeta eski klan eksogamisinin yarı ölü, yarı canlı bir nişanesini yaşatmaktadır denebilir:


Ay doğmuş yapısına
Gün doğmuş kapısına
Adam âşık olur mu
Kapı bir komşusuna 

da da ayni kanaatler elde edilmiştir. "İki taraftan biri muhakkak bir felâket ile karşılaşır. Kur’ânın yasağını dinlememesinin cezasını çeker, mahşerde rahat yüzü görmez. Şayet bir çocukları olursa herhalde çarpık, hayvan gibi bir şey olur (3)."

Giresunda toplanan cevaplarda da "Yakın akraba arasında evlenme ve cinsî münasebetin aile ocaklarında bereket bırakmadığını, ocakları söndürdüğü (4)" telâkkisi yaşıyor.

Maraş köylüleri arasında da ayni telâkki mevcuttur; "Allah böylelerine iyi gözle bakmaz, başları felâketten kurtulmaz, çocukları olmaz, olsa bile topal olur (5)". Bütün bu telâkki ve tasavvurların, çok eski ve unsurları orta Asyada bulunan bir Türk ekzogamisi ile alâkası şüphesizdir. Bir anketçinin karşılaştığı Kur’ânî müeyyide bile, kavmî Türk an’anelerinden kuvvet alarak yaşamış ve tesirini göstermiştir. Çünkü Frazer’in dediği gibi içtimai, ailevî hayatımızın nizami, en iptidaî cemiyetlerdeki Tabularla mümkün olmuştur. Zira Tabulama ameliyesi, "Cemiyet için daima bir emniyet vasıtadır (6)". Durgherin’de de görülen bu Tabu telâkkisi, şey gibi cemiyette yaşıyan bu. itikadlarda pek güzel görülmektedir.

Folklor araştırmalarının verdiği bu gibi neticeler, eksogami hukukçuları tarafından alâka ile karşılanmakta, hattâ insan tabiatı üzerinde felsefî muhakemeler sarfeden feylesoflar tarafından da gözönüne alınmaktadır.

Eğer bu sahifelerde Türk folklorcularının, çeşitli hukuk konuları hakkındaki halk telâkki ve itikadlarına dair yazılar görülürse, bunlar yalnız Türk hukuk tarihi için değil aynı zamanda umumiyetle örf ve âdetler zaviyesinden de faydalı olacaktır. Garb âlimlerince hemen tercüme edilerek milletlerarası bilgi kaynakları arasına sokulacağına da itimadımız vardır.

 


(1) Bu maksatla 1940 da İstanbul Hukuk Fakültesinde içtimaiyat dersini takip eden talekelerin kullandıkları metod ve ele geçirdikleri malzeme, İngiliz sosyologu Frazer ile Fransız içtimaiyatçısı Durkherin’in yukarıda bahis mevzuu olan nazariyelerine bir lahika teşkil etse yeridir. Bu malzemeyi ele geçirmek için hukuk talebelerinin kullandıkları metod Fransız sosyologu Le Play’nin monografi usulünden de mühimdir. Bu meselede üzerinde durulacak sualler bir liste halinde tertip edilmiş, İstanbul Üniversitesince neşredilmiştir. Bak. Fındıkoğlu: İçtimaiyat dersleri anketleri, 1940, Sf. 12.

(2) Bk. U. Ş. Anadoluda eksogami âdetleri, Köye Doğru mecmuası, 1943, sayı: 66.

(3) Bk. Kemal Hakkı: Anadoluda eksogami âdetleri, II, Köye Doğru mecmuası, 1943.

(4) Bk. Selâhaddin: Anadoluda eksogami âdetleri, III, Köye Doğru mecmuası.

(5) Bk. Abdi: Anadoluda ekzogami âdetleri, IV, Köye Doğru mecmuası.

(6) Bk. G. Frazer: La tâehe de Psyche., 1914, Sf. 38.







Arama

Bizi Destekleyenler

.