Behçet`in Destanları

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Salcı,Vahit Lütfi ; "Behçet`in Destanları"; Folklor Postası [*]; Mart / 1945; Cilt: 1; Sayı: 6; Sayfa Aralığı: 7-8

Kırklareli Belediyesi zabıta memurlarından Hasan Hâkimoğlu'nun bana hediye etmek lütfunda bulunduğu yazma bir cönkte bulunan manzumelerin pek çoğu "Behçet" adlı bir şairin destanlarından ibaret idi. Destanların tetkikinden sonra da bu şairin destan söylemekte çok kuvvetli ve kudretli olup başka destancıları çok büyük bir nisbette geçmiş olduğu, kanaatine vasıl oldum. Şairin orta tahsilden biraz fazlaca tahsili bulunduğu, kullandığı kelimelerden ve anlattığı ahval ve içtimaî hayat hakkındaki fikir ve kanaatlerinden anlaşılmaktadır. Yeniliğe şiddetle meraklı olup, öyle basit fikir ve içtihatları yanına uğratmadığı eserlerinde görülmektedir. Destanlarının büyük bir zevk ile okunmaması kabil değildir. Destanlar dikkatle okunduğu zaman, onun destancılıktaki büyük kudreti aşikârdır. Bu ciheti şair, destanlarının bazılarında kendisi de söylüyor. Eski şairlerin yaptıkları gibi "Tefahür" gösteriyor.

"Doğru sözler" adlı destanını şu kıt'a ile bitiriyor:


"Behçeta" nam yürüt, aşikan içre,
Okunsun eş'arın arifan içre.
Şimdi bu zamanda asitan içre.
Böyle güzel destan düzen bulunmaz.

"Hülya" destanının sonunda da şöyle diyor:


"Behçet"e lâzımdır safa vermeklik
Olduğu mahalli şen eylemeklik
Mevkiine göre söz söylemeklik
Budur makbul âlemde şuarâdık. 

"Ahvali Âlem" destanının son kıt'ası da şöyledir :


Seyrettim dünyada çok insanları
Hepsinin bir türlü namu şanları
Böyle garip garip dasitanları
Söylemek merakın "Behçet"de gördüm.

"Kedi ile Fare" destanı da şöyle bitiyor:


Hem bir hikâyedir, hem bir ibrettir
Hem hoş güldürür, hem nasihattir
Nazm edip söyleyen size "Behçet" tir
Benim destancılıkta şöhretim vardır.

Behçet'in kim olduğu hakkında malûmat alabilmek için haylice uğraştım. Fakat kanaat verecek bir malûmfat alamadım. Eski Tophane mektebinden yetişen ve şimdi orduda hizmette bulunan alay ustalarndan bazıları, şairin, Tophaneli olduğunu söylüyorlar. Bu haber, kısmen mevsuk görünüyorsa da tevsik, edilmesi mümkün olamıyor Şairin destanları içinde bir destanı vardır ki, bu kendisinin ondokuzuncu yüzyılın son ve yiminci yüzyılın ilk yıllarında sağ olduğuna delâlet ediyor. Bu destan bilim mecmualarında sık sık yazılarını okuduğumuz İsmail Hâmi adındaki zatın şahsına karşı onun mektepli ve çocuk iken yazdığı bir destandır. Şu halde İsmail Hâmi Danişmend'in, bu şairi yakın'dan bilmesi lâzımgelir. Tetkiklerimize yardım olmak üzere İsmail Hâlminin şair Behçet hakkındaki malûmatını bize bildirmesini istemek ve bu lütfu kendisinden beklemek hakkımızdır. Şairin "Konsulto Destanı"nı okurlarımza takdim ediyoruz:


Hastalıktan düştüm şiddetli nare
Toplanarak çoluk çocuk dediler
Konsulto ettirmektir buna çare
Hamdolsun tabibler pek çok deldiler

Oldu ol anda on tabib aşikâr
Yahudi, Ermeni, Müslüman, Tatar
Şataret teselli ettiler ishar
Korkmayın bunda korku yok dediler.

O yangın halimde baktılar bana
Tek tek muayene ettiler icre
Sözler fransızca tamamı ile ,
Bunun hali fena bom... dediler.

Birisi der : frengidir illeti
İçerden yarası çoktur zahmeti.
Böyle olur işte bunun şiddeti
Görmez misin sesi boğuk dediler.

Biris der: hayır bu bir veremdir
Âlameti gelen balgamla demdir
Rengi ölü ile sanki tevemdir
Gözlerinin nuru donuk dediler

Birisi der : mide hummasıdır bu
Gayetle az içsin hem de iyi su
Ekmek yane vardır kendinde korku
Karnı bulunmasın pek tok dediler

Birisi der ziki sadır galiba
Baksana borular hırkar daima
Öksürük te ama vermiyor asla
Zor almakta hem de soluk dediler

Birisi der Hummadır kendi bilmesin.
Çoluk çocuk çok yanına girmesin
Limonata ile hoşaf içmesin
Veriniz şerbetle koruk dediler.

Birisi der: çare etmeli tiz tiz
Zayıflasın illet olmasın semiz
Odayı, kendini tutmalı temiz
Yedirin çorbayla tavuk dediler.

Birisi der : fakrütbdemdir bu dâva
Buna gayet güçtür eylemek deva
Genç olaydı belki geçerdi amma
Ne çare kendisi moruk dediler

Birsi der: bu bir sırtına olmasın
Bunun olduğu yer hava bulmasın
Çok adam yanına gimp dolmasın
İçilmesin kahve çubuk dediler.

Birisi der: sinir desem de lâyık
Vücut kalmış böyle kupkuru yanık
Gençlikte kendini çürümüş yazık
Esasen natura bozuk dediler

Birisi der : pek çok hastada zahmet
Galiba gittikçe vermekte şiddet
Romatizma olan caiz bu illet
Zira omuz başlar oyuk dediler.

Gittiler hekimler vermeye karar
Âdettir hastayı ahbabı sorar
Hatıram sormıya gelmişler civar
Görünce bunda bir şey yok dediler

Perhiz tuta tuta dermanı gitmiş
Hekimler elinden vah işi bitmiş
İlâç yemeyinin vücut eritmiş
Kalmış böyle rengi soluk dediler.

Dediler kalk, yatma, çekme meşakket;
Perhiz etme, verme cana eziyet,
Kebap ye şarap iç; keyfe bak, "Behçet"
Kuvvetlensin biraz uruk dediler.

Sırası geldikçe kuvvetli eserler vermiş olan şairin başka destanlarını da bu sütunlarda neşredeceğiz.







Arama

Bizi Destekleyenler

.