Edebiyatımızda Dekadanlık

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Özdemir,Hikmet ; "Edebiyatımızda Dekadanlık"; Dumlu Aylık Fikir, Sanat Dergisi; Mart / 1937; Yıl: 1; Sayı: 1; Sayfa: 2

Realiteyi tağyir etmeden İfade etmek en büyük fazilet olduğuna göre, bugünkü edebiyatımızın en uygun vasfı "Dekadanlık" tır. Zira, eskiyi beğenmemek, fakat eskinin yerine orjinallığı havi yeni bir eser koyamamak bugünkü edebiyatımız da görülen en karakateristik hususiyettir . Şüphesiz eskiye hahişkâr olmıyacağız, ama bu demek değildir ki eskiye yüz çevireceğiz. Kültür yuvarlandıkça çoğalan bir çığ gibi, maziden hale ve istikbale doğru seyrine devanı ettikçe zenginleşir , kesafet peyda eder, hacmini genişletir , hulâsa muhteviyatı mensup olduğu bir milletin karakterile mütenasip olarak mütenevvi olur. Edebiyat ise kültürden müstağni olamaz: Bu ona kuvvet, o buna zarf ; çiftleşirsen kahirsin, tek kalırsan tutunacağın yer yoktur !..

Eskiyi sevmek, eskiyi beğenmek romantizme avdet ve maziye rücu değildir, temelin kuvvetli istikbalin müemmen olması: Bu zaruretlerdi ki bizi büyüklerimizi sevmeğe icbar ediyor.

Beşerin en büyük arzularından biri, şüphesiz, iyi bir nam bırakmaktır: Kitle üzerinde müsbet tesir, şöhretini ebediyete tevdi eden bir eser bırakmak suretile. Bunu yapmışmısın, oh, ülnıemezllk seni deraguş etmiştir!

*
**

Kıymetli vatan şairi Mehmet Akif’in ölümü dolayisile muhtelif mecmua ve gazetelerde hayatı ve san’atı hakkında yazılar çıktı. Teessüfe şayandır ki bunlardan bazıları kendiliğinden, şe’niyete uymiyarak, sırf muayyen bir san’at ideolojisinin adesesinden bakarak büküm verdiler. Onlara göre Akifin şiirlerinin "hiç bir edebi iddiası olmiyan dört satırlık bir gazete haberinden farkı, vezinlerile kafiyelerinden ibarettir. Bu manzum satırlar çarçabuk nesre tahvil einıek işini dokuz yaşın da bir çocuğa emniyetle havale edebilirmişiz !"

Görülüyorki bu bükümlerde hakikate uyar bir cihet voktur. Şiirin kıymeti "sembolizm" e göre takdir ediliyor ... Halbuki edebi şahsiyet hakkında söz söylenirken objektif hareket etmek en emin ve en doğru yoldur, bahusus o şahıs namını kalplere çelik kalemle kazan birisi olursa. Fransız münekkitlerinden Debussez diyorki: "Münekkidin en mühim vazifelerinden biri de, eserlerin halkın rûbi ihtiyacına tekabül edip etmediği ve İçtimaî hayattaki tahavvül ve tebeddülleri nazari itibara alıp almadığıdır. Çünkü her hangi bir muharririn , balkın ahvali ruhiyesini tetkik etmeden vücude getirdiği eserler yaşiyamaz ." Akif kİ afakî ve enfüsî olmaktan ziyade vatanî hislerle meşbudur; sırf bu husnslyet bile onu küçük düşürmek isteyenlerin yüzüne indirilmiş çok acı bir silledir !

Gerçi Akif şiirin zirvesine irtika etmiş bir anka değildir ; falıat o bir kahve, bir meydan şairi de olamaz: "San’atkûr eserinde göze çarpan azamî ferdiliğine, azami eııfusiliğine ve azamî hususiliğine rağmen, daima İçtimaî, daima afakî ve yine daima umumî olan bir meziyete sahiptir." Bu bakımdan Akif’te kendini san’atkâr bilenlerin kalbinde yaşıyan bir bahtiyardır. O bahtiyarki ruhu vatanının berrak semasında layik olduğu revnakıyetle pervaz ediyor .

*
**

San‘at esîrî bir haledir ki ancak karşısında vecdü istiğrak duyanları mephut edebilir. Lâkin çok dikkat etmelisin , en güzel çiçeklerdirki en zehirli usareyi taşırlar; insani dalalete sevkeden amillerden birisi, muayyen bir san’at görüşüne, bir edebiyat ekolüne esir olarak başka telâkki ve başka zibciyette ki edebi meslekler hakkında sübjektif hükümler ver inektir.

Bitmek lâzımdır kİ edebî cereyanlar İçtimaî hayatın bir muhassala ve bir ma’kesinden başka birşey değildir, ve her edebî eser ancak mensup olduğu edebî uevi içinde "harikulâde", "şaheser" olabilir .

Edebiyatımızda bir anarşi, dekadanlık hüküm sürdüğünden, bazan ,kendi nev’l içerisinde temayüz eden bir eser, lâyık olduğu ehemmiyet ve kıymeti bulamiyor. Bunun aksine, sırî muayyen bir kari kütlesini tatmin eden, fakat edebî kıymet bakımından hiçte iftihara lâyik olmiyan eserler umulmayan mazhariyetlere nail oluyorlar: "ideal san’at" , "asîl san’ at" namına ne acınacak vaziyet!

Edebî eser ve şahsiyetler , edebî kültürün iki velût kaynağıdır: Manbaa eyi hakki san’at ve tabiata ait müphem telâkkilerin şiiriyetin özünden , "asîl san’at"ı uzemzemeli çeşmesinden nasibedar olsun !

Bedbinliğe kapılmiyacağız , ancak , müfrit nikbinlikte tevakki edeceğimiz bir halettir. Salim bir hissiyat, bütün teferratı iyice tesbit olunmuş bir metot, vazıh ve münasip bir ideoloj:İşte bizi tasarlanan ülküye ulaştıracak sistematik çalışmanın unsurları .

Son söz olarak şunu söyliyeyim ki cemiyette dekadanlık her zaman inhitat ifade etmez; bazı buhranlar , ümit edlmiyen parlak ve feyyaz istikbalin anası olabilirler. Temenni edelim ki Türk edebiyatında ki dekadanlık bu neviden olsun.!







Arama

Bizi Destekleyenler

.