Konya Folkloru: Konya Kadınlığı ve Konya Evleri

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Babagil,İffet ; "Konya Folkloru: Konya Kadınlığı ve Konya Evleri"; Türk Folklor Araştırmaları Dergisi; Nisan / 1958; Cilt: 5; Yıl: 9; Sayı: 105; Sayfa: 1673

Küçük evin kapısını açan genç kıza:

- Çok yoruldum, biraz dinlenmeğe geldim, dediğim zaman hiç te hayret etmedi. Ötedenberi misafir kabulüne alışık bir Konyalı edası ile:

- Buyrun, başımızın üstünde yeriniz var, derken, annesi olduğunu tahmin ettiğimde yanılmadığım orta’yaşlı bir hanım misafire ayrılmış odasının kapısını büyük bir nezaketle açtı. Sokak kapısından misafir odasma kadar çok temiz bir taşlıkta kışın tesirlerine karşı sımsıkı sarılmış gül fidanları vardı. Eve açılan iki kanatlı camlı kapının eşiğine yakın yere konulmuş pırıl pırıl bir abdest leğeni ile ibrik çok dindar bir aileyi bana takdimde gecikmedi.

Odaya girer girmez odunu konulmuş küçük çıra parçaları ile çabuk yansın diye beslenmiş sobanın yakılması bazı kimselerin evinde Tasladığımız gibi çok zamana mal olmadı.

- Maşallah küçük hanım sobayı çabuk yaktı, dedim. Mahcup bir tavırla:

- Odunlar kuru, Bağdan ufak tefek eksik olmaz. Bizim efendi oduna meraklıdır. Nisanda alır, Allah ömür versin, dedi.

Erkeğinden sitayişle ve büyük bir hayranlıkla bahseden bu hanımın ilk anda câzibesine tutuldum ve sormaya başladım :

- Kaç çocuğunuz var, siz bu büyük evde kaç kişi yaşıyorsunuz?

- Efendim Kapı Caminin altındaki küçük dükkânlarda hazır elbise satar. Üç küçük oğlum ilk okula giderler, biz de Fadimle evi çevirip gideriz.

O sırada Fadim tertemiz bir tepsiye örtülmüş iğne oyası tepsi örtüsü ile kahve fincanlarını getirdi. Hiç şaşmadım. Kahve yurdumuzda olmıyabilir: Fakat Konya, evlerinde bu ihtiyaç yoktan varedilebilmiştir.

- Meneviş kahvesi içeceğe benziyoruz dedim, tatlı tatlı güldü:

Gahveler ortadan kalkınca biz de buna alıştık. İyi oldu. 25 günde bir kilo meneviş harcanıyoruz. Allah eksik etmesin, gelen gideni. Bir garasu ama, işte lâzım oluyor.

Çok güzel olmuş, ellerinize sağlık, ben çoktandır bu kahveye hasretim.

Fadimkız elinde kahve tepsisi ayakta bekliyordu, oturmasını rica ettim.

Üzerinde lâcivert bir pazen entari vardı ki yedi dağın çiçeği bu lâciveft zemini süslüyordu. Kendisinin ördüğü anlaşılan kahve rengi yelek incelik ve güzellik âbidesi gibi karşımda duran Konya kızma başka bir mâna verdiriyordu.

- Bu iğne oyasını sen mi ördün, dedim.

Annesi cevap verdi:

- Kızların işi ne? Her gün babadan iplik yün koka istenir.

Mahallede biri bir şey yaptı mı İllâki o komşu kızları da yapacak babalara masraf üstüne masraf...

- Aman bu masraflara can kurban. No iyi işler bunlar.. Küçük hanım Enstitüye gitti mi?

- Gitmez olur mu? Mahalleden dört kız iki sene tepiş tepiş gittiler.

Ve hemen ilâve etti: "Bu okulu açandan Allah razı olsun." Dünün terzievinden pratik terzi olmaya doğru harcanan uzun zamana karşılık şimdinin kazacmı genç bir kızın yetiştirilmesinde Kız Enstitüsünün büyük bir payı olduğunu şu asil seziş ve ifadesi ile ne güzel anlatmıştı, Fadimin annesi..

Şunu da söylemek lâzım geliyor ki Konyanın kızı, annesinin ihtimam ve önderliği ile tam mânası ile kadın bilgi ve hünerini önce evinin köşesinde, pek yakınında bulduğu için Konya kızı bu bakımdan mesut ve bahtiyardır. Evde iktisabettiği kadınlık hasletlerini kendi evinde tatbike başladığı zaman Konya evi sarsılmaz temeller üzerinde kurulmuş oluyor.







Arama

Bizi Destekleyenler

.