Uygulamalı İnsanbilim´de Kültür

Bu Derginin Diğer Makaleleri

Aktan,Oğuz ; "Uygulamalı İnsanbilim´de Kültür"; Halkbilimi (ODTÜ-Türk Halk Bilimi Topluluğu) (1. Seri); Haziran / 1979; Cilt: 6; Sayı: 52; Sayfa: 29

(Method in Social Anthropology, Radcliffe - Brown)

Çeviren: Oğuz AKTAN


UYGULAMALI İNSANBÎLİMDE KÜLTÜRÜN TARİHSEL VE İŞLEVSEL BAKIMDAN İNCELENMESİ

İnsanbilim, uygarlık öncesi halkların yönetimi ve eğitimine ilişkin yararlı bilgiler sağlayan bir çalışma alanı olma yolundadır. Bu İngiltere Krallığında, 20. yüzyılın ilk yarısında yapılan insanbilimsel çalışmaların gelişimine bakarak daha kolay anlaşılır : Ashanti, Nijerya, Papua ve Yeni Gine mandater bölge yönetimleri hesabına çalışan insanbilimcilerin sayısı giderek artmaktadır; Afrika'daki sömürge yönetimlerinde çalışacak görevliler insanbilim eğitimi görmeğe başlamışlardır; Cape Town'da 1920’de Afrika Yaşamı ve Dilleri Okulu kurulmuştur; ayrıca, yakın zamanda Sidney’de kurulan insanbilimi fakültesi de bu eğilimi doğrular. Bu yöndeki gelişmeler, "Yönetimle ilgili sorunlarda insanbilimsel çalışmaların ne gibi pratik değeri olabilir?" sorusunu akla getirir. Yerlilerin yaşamı ve alışkanlıkları üzerine bilgi toplayan (etnografya) budunbetimcilerin yaptıkları hizmetler kuşkusuz değerlidir. Fakat, bir bilim dalı kendini yalmzca veri derlemeyle sınırla- yamaz. Bu bilgilerin yorumlanması da gerekir. Kültürel olgular üzerine çalışırken verileri yorumlamanın iki yolu vardır. Bunlara tarihsel ve işlevci yöntem adı verilir.

Bunlardan dikini, tarihsel yöntemi verilere uygularsak, bir kültürü yada o kültürün bir öğesini "açıklarız". Bunun için, tarihsel gelişim süreci içinde bu öğenin şimdiki duruma nasıl geldiği gösterilmelidir. Bu yöntemin başarılı bir biçimde uygulana- bilmesi için elde nitelik ve sayı bakımından yeterli tarihsel belgelerin bulunması gerekir. Uygarlaşmamış halkların bu tür belgeleri yoktur. Bu nedenle, yöntemin uygulanmasında başvurulacak yol 'geçmişin varsayımlarla yeniden kurulması'dır.

Geçen yarım yüzyılda insanbilim kuramları bu yolu izlemiştir. Bu yöntemin zayıf kaldığı noktalar : (1) Varsayımlara dayanarak kurulan geçmiş yine varsayım olarak kalmaktadır, çünkü bunu geliştirme ve aslını araştırma olanağı yoktur. (2) Doğruluğu, üstü kapalı birçok varsayımın doğruluğuna bakar. Bu varsayımlar, kültürün özüne ve gelişim yasalarına ilişkindir. (3) Aynı nedenle, pek bir açıklayıcı yanı olduğu da söylenemez. Tarih, gerçek koşullarıyla belli bir zaman aralığındaki olguları ve kültürel ilişkileri, ancak bilinen geçmişteki olaylardan ayrıntılı olarak ha- herliyse açıklayabilir. Bilinmeyen geçmişi varsayımlarla yeniden kurma yöntemiyle kültürün yorumlanmasında en büyük eksiklik, bu yolla yapılan açıklamanın uygulamada hiç bir değerinin olmamasıdır. Böyle bir açıklamayı ancak akademik açıdan geçerli sayabiliriz.

İşlevci yöntemle yorumlamada, kültür, bütünleşmiş bir dizge kabul edilir. Toplum yaşamında kültürün her öğesinin belli bir yeri (rolü) vardır; belli bir işlevi yerine getirir. Bu işlevlerin bulunup ortaya çıkarılmasıyla, adına "sosyal fizyoloji" diyebileceğimiz bir bilim dalı ilgilenir. Bu yöntemin dayandırıldığı vargı (postüla), bütün insan toplamlarında ve her kültürde geçerli olan genel "fizyolojik" yasaların, kısacası işlev yasalarının olduğudur. İşlevci yöntem, bu genel yasaların ortaya çıkarılmasını ve ele alman her kültürün (bu yasalara göre) bir öğesinin yada öğelerinin açıklanmasını amaçlar. Bir kuttören (ritüel) yada bir törenin ana işlevi, toplumsal kaynaşım için gerekli olan ortak duygu ve düşünceleri saptamak, açıklamasını yapmaktır. Belli bir kuttören (ritüel) yada törenin açıklamasını yapmak için uygulamada hasıraltı edilen gerçek duygular ve anlam yakalanmalı ve bu duyguların toplumun kaynaşmasını olumlu yönde etkileyişi gösterilmelidir.

Dar anlamında tarih, birtakım genel yasaları hazırdan vermez. Geçmişin yasalarla yeniden kurulmasında bazı ilkeler ortaya koymak zorunludur. Fakat bunların doğrulanması yapılamaz. Kötüsü, çıkarılan sonuçlar, doğruluğu gösterilememiş bu genel ilkelerin ' doğruluğuna’ dayanır. İşlevci yöntem, doğa bilimlerinde (fizik, kimya, biyoloji) kullanılan akılcı yöntem yoluyla genel yasaların bulunmasını, araştırılıp doğrulanmasını amaçlar. Bilgi uygulamaya konukluğunda genelleştirilmiş bilgi halinde olmalıdır. Bir grup olay üzerinde denetim kurmak istendiğinde ona egemen olan işleyiş yasaları bilinmelidir. Buysa, ancak, kültürü, işlev yerine getiren bir dizge olarak görür ve bilerek yada bilmeden yapacağımız bir etkinin doğuracağı sonuçları önceden bilebilirsek olabilir. Bu nedenle, insanibilim, yönetim ve eğitimin pratik sorunlarına çözümler getirme ve bilinmeyen geçmişi kurmada sürekli yatırım ve girişimlerde bulunmaktan vazgeçip, kendini kültürün işlev yönünden incelenmesine vermelidir.







Arama

Bizi Destekleyenler

.